Cuma Namazı


   Cuma,Müslümanlar için mübarek bir gündür.Cuma namazı,şartlarını taşıyan kimselere farz-ı ayndır. Farz oluşu,Kitap,Sünnet ve İcma ile sabittir.
   Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
  "Ey İman edenler!Cuma günü namaza çağrıldığı(ezan okunduğu) zaman hemen Allah'ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın.Eğer bilmiş olsanız,elbette bu,sizin için daha hayırlıdır."
   Abdest alıp camiye giden ve cuma namazını kılanlar hakkında Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
   "Bir kimse güzelce abdest aldıktan sonra Cumaya gelir, susarak hutbeyi dinlerse, üç gün fazlasıyla bu cumadan diğer cumaya kadar olan zaman içindeki günahları bağışlanır."
   Cuma namazını terk edenler hakkında Peygamber Efendimiz çok önemli bir uyarıda bulunmuştur. Ebu Hüreyre ve Abdullah b. Ömer, Peygamberimizin minber üzerinde şöyle buyurduğunu işittiklerini söylediler:
   "Herhangi bir cemaat ya cuma namazını terk etmekten sakınsınlar yahut da Allah Teala onların kalplarini mühürler de gafillerden olurlar." 
   Cuma günü Müslümanlar için bir bayramdır.Bugün, yıkanıp temizlenmek, tırnakları kesmek , dişleri fırçalamak, güzel kokular sürünmek,iyi ve temiz elbiseleri giyerek camiye gitmek müstehabtır.
Ezan okununca, cuma namazı kılmakla mükellef olanların işlerini bırakıp hemen camiye  gitmeleri gerekir.
   Cuma namazının bir kimseye farz olması için Müslüman olmak, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olmaktan başka birtakım şartların daha bulunması lazımdır.
   Bunlar, cumanın farz olmasının şartları ile cumanın sahih olmasının şartları olmak üzere iki çeşittir.

   Cuma Namazının Farz Olmasının Şartları

   Bir kimseye cuma namazının farz olması için o kimsede altı şartın bulunması gerekir.
   1. Erkek olmak,
   2. Hür Olmak,
   3. Mukim
(Bir yerde ikamet eden kimse) Olmak,
   4. Sağlıklı Olmak,
   5. Kör Olmamak 

   6. Ayakları sağlam olmak.
   Bu şartlar kendisinde olmayan kimseye cuma namazı farz değildir.Ancak bu durumda olanlar, camiye gidip cumayı kılarlarsa namazları sahih olur ve o günün öğle namazının yerine geçer.
   Kendilerine cuma namazı farz olmayan hasta ve yolcunun cuma namazı kıldırması caizdir.Hastaya bakan bir kimse, bırakıp cumaya gittiği takdirde hastanın zarar görmesinden korkarsa cumaya gitmeyebilir.
   Camiye gidemeyecek durumda hasta olanlar ile camiye gittiği takdirde hastalığının artmasından veya iyileşmesinin gecikeceğinden korkanlara da cuma namazı farz değildir.Yürüyemeyecek derecede düşkün ihtiyarlar da böyledir.

   Cuma Namazının Sahih Olmasının Şartları
    Bu şartlar da altıdır:
   1. Cuma namazı kılınan yerin şehir veya şehir hükmünde olması.
   2. Cuma namazını devletçe görevlendirilen bir kişinin kıldırması. Büyük bir toplulukla eda edilen cuma namazını kıldırmak isteyen kişiler arasında; biri "ben kıldıracağım", diğeri"ben kıldıracağım" diye anlaşmazlık çıkabileceği gibi, bir grup bir kişiyi öne sürerken diğer bir grup da başkasını öne sürmeye çalışabilir. Namazın vakit içinde hangi saatte kılınacağı hususunda da anlaşmazlığa düşebilirler. Bu sebeple, cuma kıldırmak yüzünden müslümanlar arasında çıkabilecek anlaşmazlıklara yol açmamak ve düzeni sağlamak için cumayı kıldıranın, devletçe görevlendirilen bir kişi olması gerekir. Herhangi bir sebeple izin almak mümkün olmadığı takdirde müslümanlar, bir kişi üzerinde birlik yaparsa o kişinin kıldırdığı cuma namazı da zarurete binaen caiz olduğu gibi, yöneticileri müslüman olmayan yerlerde de cuma ve bayram namazlarını kılmak caizdir.
   3. Cuma namazının öğle vaktinde kılınması. Öğle vakti girmeden cuma namazı kılınamayacağı gibi, öğle vakti çıktıktan sonra da sahih olmaz.
   4. Namazdan önce hutbe okunması. Hutbenin, bir kişi bile olsa cemaat huzurunda okunması gerekir. Cemaatın hasta veya misafir olması da yeterlidir. Başka cemaat bulunmayıp sadece kadın veya çocuk bulunması halinde hutbe sahih olmaz.
   5. Cuma kılınan yerin herkese açık olması. Çünkü cuma namazı İslâm'ın şiarından ve dinin özelliklerindendir. Bu sebeple açıktan kılınması lazımdır. İmam namaz kılınan yerin kapısını kilitlese cuma namazı caiz olmaz. Diğer insanların girmesine izin verilirse caiz olur. Bir kalenin kapısını düşman tehlikesi sebebiyle kilitlemek zarar vermez.
   6. İmamdan başka en az üç kişi cemaat bulunması. Hutbe okunurken hazır olan cemaat gider ve hutbe okunduktan sonra başka bir cemaat gelirse cuma namazı yine sahih olur. Cemaatin hasta ve yolculardan olması da caizdir. Çünkü bunlar imam olabildiklerine göre cemaat da olabilirler. Ancak, başka cemaat bulunmayıp ta, cemaat sadece kadın veya çocuklardan meydana gelirse, bunlarla cuma namazı caiz olmaz. Çünkü, bunlar imamlık yapamaz. Hatta iki erkekle bir kadın veya bir çocuğun bulunması halinde de cuma namazı sahih olmaz.

   Hutbe  
   Hutbenin rüknü. Cenab-ı Hakk'ı zikretmekten ibarettir. Arapça'dan başka bir dil ile de olabilir. Allah'a hamd. teşbih ve tekbir getirmekle hutbenin farzı yerine getirilmiş olur, fakat sünnet terkedildiği için mekruhtur.
 Hutbenin sahih olmasının şartları
 a) Hutbenin namazdan önce okunması.
 b) Hutbe kasdiyle okunması,
 c) Vakit içinde olması.
 d) Hutbe okunurken cemaatten en az bir kişinin bulunması,
 e) Bu kişinin kendisi ile cuma namazı kılınır bir kimse olması,
 f) Hutbe ile namazın, namaza münafî bir iş ile ayrılmaması (yemek, içmek gibi). Hutbe ikidir, aralan hafif bir oturuş ile ayrılır. Her birinde Allah'a hamdedilir. Kelime-i şehâdet okunur ve salavât-ı şerife getirilir. Birinci hutbede âyet okunarak va'z ve nasihat yapılır. İkinci hutbede mü'minlere dua edilir.

   Hutbenin Sünnetleri

 1. Hatibin, hutbeden önce minber tarafında bulunması.
 2. Minbere çıkınca oturması.
 3. Ezanın hatibin huzurunda okunması.
 4. Ezan okunduktan sonra hatibin her iki hutbeyi ayakta okuması. (Özürsüz, hutbeyi oturarak veya yaslanarak okumak mekruhtur.)
 5.Hutbeyi cemaata karşı okumak,
 6.Hutbeye gizlice Eûzü-Besmele çektikten sonra Allah'a hamd ederek başlamak, şehadet kelimelerini okumak ve Peygamberimize salavat getirmek.
 7.Va'z ve nasihat etmek,
 8.Kur'an'dan bir âyet okumak,
 9.İki hutbe okumak ve iki hutbenin arasında üç âyet okuyacak miktardan fazla olmamak üzere oturmak,
10.İkinci hutbeye de Allah'a hamd ve Peygamberimize salavat getirerek başlamak.
11.Müslümanlara mağfiret, yardım ve afiyetle dua etmek,
12.İkinci hutbede, sesini birinci hutbeden biraz daha alçaltmak,
13.Her iki hutbeyi de fazla uzatmamak.
14.Hutbe bitince kamet getirmek.
   Hutbe okunurken konuşmak mekruh olduğu gibi. konuşana susmasını söylemek de mekruhtur. Hatibin minbere çıkışından itibaren cumanın farzı kılınıncaya kadar; konuşmak, konuşana sus demek. Kur'an okumak, salât ve selâm getirmek, (Peygamberimize salât ve selâm getirilmesi gereken durum olursa, bunu içinden getirir) teşbih çekmek, verilen selâmı almak, yemek ve içmek gibi hutbeyi dinlemeye engel olan şeyler mekruhtur. Görülen bir yanlışı baş. göz ve el işareti ile düzeltmeye çalışmak mekruh değildir. Hutbe okunurken namaz kılmak da mekruhtur. Hatip minbere çıkmadan önce cumanın ilk sünnetine başlayan kimse, hatip henüz hutbeyi okumaya başlamamış ise vaciplerini yerine getirerek namazı hemen tamamlamalıdır. Hutbe okunurken istediği gibi oturulabilir, ancak namazda oturur gibi oturmak müstehaptır.
   Bir özür sebebiyle cuma namazına gidemeyenlerin (hasta, yolcu ve hapiste olan kimseler gibi) cuma günü öğle namazını, cuma namazı kılındıktan sonra kılmaları müstehaptır. Cumadan önce kılmaları ise mekruhtur.
   Bir özürden dolayı cumaya gidemeyen veya özürsüz olarak gitmeyenlerin cuma günü, cuma kılınan yerde öğle namazını cemaatle kılmaları mekruhtur. Cuma kılınmayan köy ve kırlarda ise mekruh değildir.
   Cuma namazında imama ikinci rek'atın oturuşunda yetişen kimse, imam selâm verdikten sonra cumayı tamamlar ve cumaya yetişmiş sayılır.
   Cuma Namazının Kılınışı 
   Cuma namazı, dördü ilk sünnet, ikisi farz ve dördü de son sünnet olmak üzere on rek'attır.
   Cuma günü öğle vakti ezan okunduktan sonra, önce dört rek'at olan ilk sünneti kılınır. Bunun niyeti şöyledir: "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının ilk sünnetini kılmaya."
   Cumanın ilk sünnetinin kılınışı, aynen öğle namazının dört rek'at sünneti gibidir. Sünnet kılındıktan sonra hatip minbere çıkar ve oturur. Bundan sonra caminin içinde bir ezan daha okunur. Hutbe bitince kamet getirilir ve cumanın iki rek'at farzı cemaatle kılınır. İmamın arkasındaki cemaat şöyle niyet eder: "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının farzını kılmaya, uydum imama."
   Farzdan sonra cumanın dört rek'at son sünneti kılınır. Bunun kılınışı da cumanın ilk sünneti gibidir. Niyeti şöyledir: "Niyet ettim Allah rızası için cumanın son sünnetini kılmaya." Cuma namazı böylece tamamlanmış olur.
   Zuhr-i Âhir Namazı
   Bir yerleşim yerinde birden fazla camide cuma namazı kılınıp kılınamıyacağı konusunda islâm âlimleri arasında farklı görüşler vardır, Hanefi Mezhebinde kabul edilen görüş, bir yerleşim yerinde birden fazla camide kılınan cumanın sahih olmasıdır.
   Ancak İmam Ebu Yusuf'a göre cuma namazı bir yerde sadece bir camide, şehrin büyük olması veya ortasından nehir geçmesi halinde ancak iki camide kılınabilir.
   Şafiiler ise. "ihtiyaç yoksa, sadece bir camide kılınabilir" diyor. Bu imamlara göre, bir yerde birden fazla cuma namazı kılındığı takdirde namaza ilk önce başlayanların namazı sahih olur, sonraya kalanların namazı sahih olmaz. Hepsinin beraber kılması ve hangisinin ilkönce kıldığının şüpheli olması halinde ise hiçbirinin namazı sahih olmaz.
   Bu durumda cumanın şartlarından biri kaçırılmış ve cuma namazının caiz olması şüpheli hale gelmiştir.
   Bu görüşte olanlar, cumanın sahih olmaması ihtimaline karşı ihtiyaten vaktin farzını kılmak maksadıyla "Zuhr-i âhir" adıyla dört rek'at namaz kılınmasını gerekli görmüşlerdir.
   Birden fazla camide kılınan cuma namazlarının sahih olduğu ve bu sebeple zuhr-i âhir kılmaya gerek olmadığı görüşünde olanlar: "Cuma'dan sonra 'Zuhr-i âhir' kılmak ihtiyat değildir. Asıl ihtiyat, iki delilden en kuvvetlisi hangisi ise onunla amel etmektir. Bu mes'elede en kuvvetli delil, birden fazla camide cuma namazı kılmanın caiz olmasıdır" demişlerdir.
   Bu durumda cuma namazı caiz olup, öğle namazının yerine geçtiğine göre, o gün ayrıca öğle namazını kılmaya gerek yoktur.
   Bu iki görüşten herhangi biri ile amel etmek caizdir. Bu sebeple, cuma namazını kılan bir kimse, cumadan sonra Zuhr-i âhir(Son öğle) niyetiyle dört rek'at daha namaz kılmak mecburiyetinde değildir. Çünkü cuma namazı öğle namazının yerine geçtiğinden o gün ayrıca öğle namazı kılınmaz. Bununla beraber "zuhr-i âhir" kılmaya bir engel de yoktur. Dileyen dört rek'at (Zuhr-i âhir=son öğle) ile iki rek'at da vakit sünneti kılar.
   Zuhr-i Ahir namazına: "Niyet ettim Allah rızası için vaktine yetişip henüz kılamadığım son öğle namazını kılmaya" diye niyet edilir. Bu son öğle namazı, öğlenin dört rek'at farzı gibi kılınmakla beraber, sünnetlerde olduğu gibi dört rek'atın hepsinde fatihadan sonra sûre okunması daha iyi olur.
   İki rek'atlı vakit sünnetine de şöyle niyet edilir: "Niyet ettim Allah rızası için vaktin sünnetini kılmaya." Bu namaz da sabah namazının sünneti gibi kılınır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnanç Bakımından İnsanlar

İlâhî Dinler ve Özellikleri

Orucu Bozan ve Bozmayan Şeyler